nasıl tarif edilir bilmiyorum ama türk filmlerindeki kovalamaca, kötü şeyler olacak müziği bu. cıyır cıyır bir şey. alkışlarla yaşıyorum'un müziklerinde var mı diye baktım yok. cahit berkay'ın "av-herhangi bir kadın" şarkısının başına çok benziyor, ama değil. en son instagram'da komikli bir videoda karşıma çıktı bir yerde ama onu da bulamıyorum şimdi. ay madem başladım bir kere konusunu da anlatayım videonun: oktay buzdolapları gibi bir çocuk birine çarpıp kaçıyor, babasına gelip kendisini kurtarması için yalvarırken çarptığı kişi, kardeşinin sevdiği kadının babası çıkıyor. kadın doktor, babası tornacı. zengin baba kardeşe tornacının kızı ile evlenemeyeceği yönünde baskı yapıyor. olaylar gelişiyor. ahahaha, çok çaresiz durumdayım yahu, bir yardım ediverin.

youtu.be (bu cahit berkay'ın müziği)

gece gece nereden aklıma geldi bilmiyorum ama google aramaları sonuç döndermeyince ekşi duyuru'dan medet bekliyorum.

fotoğraf siyah-beyaz. galiba bir fabrikada işçi haklarını konu alıyor. işçiler masaların etrafında oturuyorlar ve masaların üzerine çıkmış yahut ayakta duran birisi (kadın diye hatırlıyorum ama emin değilim) bir yeri işaret ediyor. hatta fotoğrafı çeken kişi "ortamda yeterince ışık yoktu, fakat yine de objektifi o tarafa doğrulttum." gibi bir şey de söylemişti sanırım. fotoğrafı bir türlü bulamıyorum, galiba hikâyeyi doğru mu hatırlıyorum diye takıldım. bilen var mıdır acaba*

Sevgili 1 yılını doldurmamış çalışanlar, mühendis köleler,
Kasım sonundan beri çalışmaktayım. Müdürüm nisan mayıs aylarında tatile nereye gideceksin diye sordu birkaç kere. Bende yıllık iznim yok dedim o zamanlar. "Aa olur mu öyle şey köle misin sen, 1 hafta gönderirim izne" demişti. Ne zamandır izin isteyeceğim çekindim isteyemedim. Bugün firmamızın başka bir müdürü benim müdürüme ee ne zaman gönderiyorsun kızımızı izne deyince "Aaa ne izni daha 1 yılı dolmadı, göndermeyeceğim izne" dedi. Gayet ciddiydi. Ay fenalaşıcam şimdi. 1 haftacık izin yahu, fabrika bensiz batmaz ya:(
Şimdi ben bu lafın üstüne izin isteyeyim mi istemeyeyim mi?

dün parkta bulduğum yavru kedi ile ilgili ikilem içerisindeyim. park, köpeklerin ve kargaların mekanı olduğundan yavruyu orada bırakmam durumunda hayatta kalma ihtimalinin düşük olacağına karar vererek kediyi eve getirdim. evde bir kedi daha var lakin nedense evdekilerin (daha doğrusu babamın) bir kediye daha tahammülü yok. zaten kediyi de arka bahçeye bırakırım diyerek eve alabildim ve uzun süre de tutamayacağım. burada arka bahçeden bahsetmem gerek: nispeten korunaklı ama yemek attığımızı bildiklerinden dolayı cevval kedilerin sıklıkla geldiği bir mekan.

şimdi ben bu kediyi ne yapayım? sonuçta yaklaşık 2 aylık olana kadar parkta "survivor" olmuş bir kediyi arka bahçeye bırakmak çok abes gelmiyor. diğer yandan dünya tatlısı bir tekir ve başına bir şey geldiğini görürsem vicdan azabı yiyecek içimi. zira arka bahçeye inmem söz konusu değil, olaylara 2. kattan acil müdahale edemeyeceğim. bu biraz da yuva aranıyor duyurusu oluyor: bu yavruya yuva bulsak ne olur?

caps olaylarına da girelim:

i.imgur.com (bisikletle eve döndüğümden yolun yarısından sonrasını bu şekilde aldık.)

i.imgur.com (kedinin facebook profil fotoğrafı)

i.imgur.com (bir sıkımlık yavru kedi. sıkmıyorum aslında)

i.imgur.com ("bu kediyi bugün sen götürmezsen ben atıyorum" restine karşı cebren ve hileyle kediyi evde tutma çabalarım.)

aslında durum bu kadar şirin değil. kediyi odaya kilitlemek zorunda kaldım ve bütün gün odada kalan kedi akşam eve geldiğimde epey agresifleşmişti. böyle travmatik 2 gün geçireceğine temiz temiz arka bahçeye mi bıraksam fikri ağır basıyor ama hemen kolaya kaçmayayım, bir şansımı deneyeyim diye de bu ilanı yolluyorum.

saygılarımla falan.

Arkadaşlar şimdi dişimde ufak bir siyahlık vardı. Doktor çürük başlangıcı dedi. O yüzden uyuşturmadan temizlemeye başladı. Çürük dikey ve derinmiş aslında. Ama ben dayanamadığım için temizledikten sonra geçiçi dolguyla kapattı. Şu an halimden memnun sayılırım ama etrafımdakiler niye geçiçi yaptırdın kesin düşer bir iki güne diyor. Ben de korkuyorum düşerse çok acı çekerim. Yarın gitmezsem bir daha hafta içleri gidemem bir saat uzakta yatılı okuyorum. O yüzden endişelendim çünkü orada doktor bulamam. Sizce gidip yarın değiştirteyim mi? Yoksa risk alıp biraz bekleyeyim mi? Bu dolgu kesin düşer mi?

özellikle belli bir harf dizisiyle başlayan veya biten kelime aramasından bahsediyorum (mesela tant- ile başlayacak yahut -tant ile bitecek). ekşisözlük'te * kullanmak gibi bir püf noktası var mıdır bunun?